NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
أَنَّ عَبْدَ
الْوَاحِدِ
بْنَ زَيَادٍ
وَأَبَا
عَوَانَةَ
وَأَبَا
مُعَاوِيَةَ
حَدَّثُوهُمْ
عَنْ الْأَعْمَشِ
عَنْ
عِمَارَةَ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ يَزِيدَ
عَنْ ابْنِ مَسْعُودٍ
قَالَ مَا
رَأَيْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
صَلَّى
صَلَاةً
إِلَّا
لِوَقْتِهَا
إِلَّا بِجَمْعٍ
فَإِنَّهُ
جَمَعَ
بَيْنَ
الْمَغْرِبِ
وَالْعِشَاءِ
بِجَمْعٍ
وَصَلَّى
صَلَاةَ
الصُّبْحِ
مِنْ الْغَدِ
قَبْلَ
وَقْتِهَا
İbn Mes'ûd (r.a.)'dan;
demiştir ki:
Ben Resûlullah
(S.A.V.)'in namazı(nı) namaz vaktinin dışında kıldığını görmedim. Yalnız
Müzdelife'deki müstesna. Çünkü orada akşamla yatsıyı birlikte kıldı. Ertesi gün
sabah namazını da vaktinden önce kıldı.
İzah:
Buhârî, hac; Müslim,
hac; Nesâî, menâsik; Ahmed b. Hanbel, II, 4, 7-8, 34, 51, 54, 77, 80, 106, 120, 148, 150, 152,
157.
Metinde geçen
"sabah namazını da vaktinden önce kıldı" sözünden maksat, sabah
namazını çok erken yani alaca karanlıkta kıldı, demektir. Yoksa
"vakti girmeden Önce kıldı" demek değildir. Çünkü hiç bir namaz,
vakti girmeden kılınamaz. Bunda icma vardır.
Nitekim şu hadis-i
şerifde buna delâlet eder: Abdullah b. Mesûd'la birlikte Mekke'ye sonra Müzdelife'ye
geldik. Akşamla yatsı namazlarından her birini başlı başına birer ezan ve
ikâmetle kıldı ve bu iki namazın arasını akşam yemeğiyle ayırdı. Bundan sonra
İbn Mesud Şafak söktüğü sırada (çok erken) sabah namazını kıldı. Öyle ki
kimisi, sabah oldu, kimi de olmadı diyordu. Sonra Abdullah b. Mesud Resûlullah
(S.A.V.)'in, "Akşamla yatsıdan ibaret olan bu iki namaz Müzdelife'de
(normal) vakitlerinden tahvil edilmişlerdir. Sakın halk yatsı vakti girmedikçe
Müzdelife'ye gelmeye çalışmasın. Sabah (namazının vakti)de (şafağın söküşüne
işaret ederek) "şu saattir" buyurduğunu haber verdi.[Buhârî, hac]
Buhârî'nin bu hadisinde "Kimisi sabah oldu, diyordu..." cümlesi
"sabah namazım sabah olur olmaz, alaca karanlıkta kıldı" anlamına
gelmektedir.